Mardin Nusaybin, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en kadim yerleşimlerinden biridir ve tarihi boyunca birçok medeniyetin izini taşımaktadır. Coğrafi olarak Suriye sınırına yakın bir konumda yer alan Nusaybin, jeolojik olarak Arabistan Levhası ile Anadolu Levhası arasındaki etkileşim bölgesinde bulunur. Bu nedenle, Nusaybin depremi konusu uzmanlar tarafından sürekli olarak takip edilmekte ve bölgenin sismik yapısı dikkatle incelenmektedir. Her ne kadar Mardin genel olarak düşük deprem riski taşıyan bir il olarak bilinse de, çevresindeki aktif fay hatları zaman zaman sarsıntılara neden olabilmektedir.
Nusaybin ilçesi, Hazar Fayı ve Doğu Anadolu Fay Hattı’na yakın bir konumda yer alır. Bu iki önemli fay sistemi, Türkiye’nin en aktif sismik bölgelerinden biri olan Doğu Anadolu kuşağının güneydoğu uzantısını oluşturur. Uzmanlara göre bu bölgedeki depremler genellikle yüzeyden derin olmayan odaklarda meydana gelir ve düşük ile orta büyüklükte sarsıntılar olarak hissedilir. Geçmişte kaydedilen küçük büyüklükteki depremler, bölgedeki yer kabuğu hareketliliğinin sürdüğünü göstermektedir. Nusaybin deprem hattı, Suriye sınırına kadar uzanan geniş bir sismik zonun parçası olup, düzenli şekilde izlenmektedir.
Mardin Nusaybin deprem riski düşük olsa da, yapı güvenliği ve afet bilinci açısından dikkatli olunması gerekir. Özellikle kırsal bölgelerdeki eski yapıların dayanıklılığının artırılması, zemin etütlerinin dikkatle yapılması ve yeni inşa edilecek binaların Türkiye Deprem Yönetmeliği’ne uygun şekilde projelendirilmesi hayati önem taşır. Halkın AFAD tarafından belirlenen toplanma alanlarını bilmesi, acil durum çantası hazırlaması ve deprem anında doğru davranış biçimlerini öğrenmesi, olası risklerin etkisini azaltacaktır. Depremler kaçınılmaz olsa da, doğru önlemlerle zararları en aza indirmek mümkündür.
Nusaybin depremi, bölgedeki tektonik hareketlerin doğal bir sonucudur. Her ne kadar büyük yıkıcı depremler nadir görülse de, Mardin’in jeolojik yapısı tamamen risksiz değildir. Bu nedenle Nusaybin halkı, güvenli yapılaşma, afet bilinci ve toplumsal dayanışma konularında bilinçli davranmalıdır. Deprem gerçeğiyle yaşamayı öğrenmek, sadece bir zorunluluk değil; aynı zamanda geleceğe güvenle bakmanın da anahtarıdır. Doğa her zaman güçlüdür, ancak hazırlıklı toplumlar ondan daha güçlüdür.