Ege Bölgesi’nin iç kesimlerinde yer alan Kütahya, jeolojik yapısı gereği Türkiye’nin önemli deprem kuşaklarından biri üzerinde bulunmaktadır. Şehrin batısında yer alan Gediz ilçesi ise geçmişte yaşadığı büyük depremlerle hafızalarda yer etmiştir. Özellikle 1970 yılında meydana gelen Gediz depremi, Türkiye’nin en yıkıcı sarsıntılarından biri olarak tarihe geçmiştir. Bu durum, ilçenin deprem gerçeğini unutmaması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Günümüzde hissedilen küçük sarsıntılar bile bölge halkında “yeniden büyük bir deprem olur mu?” sorusunu gündeme taşımaktadır.
Gediz ilçesi, Gediz Graben Sistemi olarak bilinen aktif fay hattı üzerinde yer almaktadır. Bu fay hattı, Ege Bölgesi’nin kuzeyinden geçerek Manisa, Uşak ve Kütahya çevresinde önemli bir sismik hareketliliğe neden olmaktadır. Uzmanlar, bu bölgedeki depremlerin genellikle yıkıcı etkiler doğurabileceğini ve yer kabuğundaki gerilimin zamanla artabileceğini belirtmektedir. Dolayısıyla Gediz deprem riski her zaman dikkate alınmalı, yapı güvenliği ve afet hazırlığı ön planda tutulmalıdır.
Gediz’de yaşayan vatandaşların deprem çantalarını hazır bulundurması, AFAD tarafından belirlenen acil toplanma alanlarını öğrenmesi ve aile bireyleriyle tatbikat yapması hayati önem taşır. Deprem sırasında “çök, kapan, tutun” kuralının uygulanması, paniğe kapılmadan güvenli bir alanda beklenmesi büyük ölçüde hayat kurtarır. Ayrıca riskli yapıların tespit edilerek güçlendirilmesi ve kentsel dönüşüm çalışmalarına öncelik verilmesi, olası can kayıplarını azaltacaktır.
Kütahya Gediz depremi, geçmişte yaşanan acı tecrübelerin ışığında geleceğe daha hazırlıklı olunması gerektiğini bir kez daha hatırlatmaktadır. Depreme karşı hazırlıklı olmak, yalnızca bireysel bir sorumluluk değil, toplumsal bir görevdir. Gediz halkının afet farkındalığını artırması, yapı güvenliğine önem vermesi ve olası risklere karşı bilinçli davranması, gelecekte yaşanabilecek afetlerin etkisini büyük ölçüde azaltacaktır.