Doğu Anadolu Bölgesi’nin en önemli şehirlerinden biri olan Erzincan, Türkiye’nin en aktif fay hatlarından biri üzerinde yer almaktadır. Tarihi boyunca birçok büyük sarsıntıya sahne olan bu şehir, 1939 yılında yaşanan yıkıcı depremle hafızalara kazınmıştır. Bu nedenle Erzincan Merkez deprem konusu, yalnızca yerel halkın değil, tüm Türkiye’nin dikkatle takip ettiği bir konudur. Şehrin jeolojik yapısı, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın tam üzerinde bulunması nedeniyle yüksek sismik risk taşımaktadır.
Erzincan, doğu-batı doğrultusunda uzanan Kuzey Anadolu Fay Zonunun tam merkezinde konumlanmıştır. Bu fay hattı, Türkiye’nin en aktif kırık sistemlerinden biridir ve Marmara’dan Erzincan’a kadar uzanır. Erzincan Ovası’nın geniş yapısı, zemin açısından gevşek özellik gösterdiği için sarsıntıların şiddetli hissedilmesine neden olur. Uzmanlara göre, bu bölgedeki küçük ölçekli depremler enerjinin yüzeye kısmen boşalmasını sağlasa da, büyük bir deprem riski her zaman varlığını korur. Bu nedenle, yapı güvenliği ve zemin analizi büyük önem taşır.
Erzincan Merkez’de yaşayan vatandaşların, olası bir depreme karşı hazırlıklı olması hayati önem taşır. Acil durum çantası hazırlanmalı, ağır eşyalar sabitlenmeli ve AFAD’ın belirlediği toplanma alanları önceden öğrenilmelidir. Yeni yapılacak binaların Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’ne uygun olarak inşa edilmesi, olası yıkım riskini önemli ölçüde azaltır. Ayrıca, belediyelerin riskli binaları belirleyip güçlendirme projelerine öncelik vermesi büyük bir gerekliliktir. Eğitim kurumlarında düzenli tatbikatlar yapılması da toplumsal farkındalığın artmasına katkı sağlar.
Erzincan Merkez depremi, kentin jeolojik konumundan kaynaklanan doğal bir risktir. Ancak geçmişte yaşanan büyük depremlerden çıkarılan dersler, bugünkü bilinç düzeyini artırmıştır. Bilimsel çalışmalar, güvenli yapılaşma ve bilinçli vatandaş davranışları sayesinde, Erzincan geleceğe daha sağlam adımlarla ilerleyebilir. Unutulmamalıdır ki, deprem değil; ihmaller can kaybına neden olur.